Prof. Dr. Mesut Çetin

Yayın Tarihi 25.01.2017

Hipnoz Nedir? Ne Değildir?


Yüzyıllardır gizem ve mitlerle örtülmüş olan hipnoz, birçokları kuşkuyla bakarken, insan davranışıyla ilgilenen Freud, Binet, James, Wundt, Hull, Hilgard, Erickson, FrommNash, Lynn, Kirsch, Barabasz, Cardena, Patterson, vb. gibi birçok bilim insanının da ilgisini çekmiştir.



"Falanca yeri/ sapağı geçmişim, hiç fark etmedim. Ne zaman geçtim, hiç hatırlamıyorum!"

"Arabayı kullanırken çok dalgındım yolda olan biteni hatırlamıyordum. Sanki arabayı kullanan ben değildim! Ama kaza da yapmadım. Beynim sorunlarımla uğraşırken bedenim arabayı otomatik olarak kullanıyordu!"

Bunlar çoğumuzun başına gelmiş deneyimlerdir ve tıpda bunlar kendiliğinden (spontan) ya da doğal hipnozlar olarak adlandırılır. Yine film seyrederken, fotoğraf albümünde eski fotoğraflara bakarken, internetteyken veya kitap okurken biri adınızı söyleyerek sizi çağırdığında onu duymadığınız çok olmuştur. Ya da araba kullanırken yolun farkında olmadan, döneceğiniz sapağı geçerek daldığınız çok olmuştur. Çünkü o sırada başka bir dünyadaydınız. İşte bu kendiliğinden/doğal hipnozdur.

Hipnoterapi Nedir?
Hipnozun psikoterapilerde kullanılmasıdır. Mesela kognitif terapiyi hipnoz altındayken kullanırsanız Thomas Dowd'ın kitabına verdiği isim gibi "Cognitive Hypnotherapy" olur. Çoğu hipnoterapist analitik terapileri hipnoz altında başarıyla kullanmıştır. Özetle, hipnoz tüm terapi yöntemlerinde kullanılabilecek bir gereç olup, terapiyi hızlandırır, kolaylaştırır, konforlu hale getirir. Örneğin uçak veya uçuş fobisi bir çok entellektüel kişiyi pençeside kıvrandırmaktadır. Tedavisinde davranışçı bir yöntem olan üstüne gitme (exposure) çok etkilidir. Ancak bunu yapmak için kişinin uçağa binmesi gerekir. Uçak daha pistte taksi yaparken bir çok hasta dayanılmaz sıkıntı ve korku yaşarken bunu yapmak çok zordur ve ancak simülatorlerde bu yapılabilir. Bunun için de oldukça fazla yatırım, ekipman ve kişinin oraya gitmesi gerekir. Bildiğim kadarıyla Türkiye'de sadece Atatürk Hava Limanı'nda böyle bir simülatör mevcut. Halbuki hipnozdaki imajinasyon (imgeleme) ile bunu deneyimli bir hipnoterapist yardımıyla her yerde hayali olarak yapabilir ve bu korkunuzdan kurtulabilirsiniz! Bu da hipnozun davranışçı terapide kullanımıdır.

Hipnoterapi 1950'lerden itibaren Amerikan ve İngiliz Tabipler Birliği (American ve British Medical Association- AMA , BMA) ve Amerikan Psikoloji Birliği tarafından etkinliği onaylanmış bir psikoterapi yöntemidir.

Buna rağmen hipnoz bazı bilim çevrelerince geç ve güç kabul edilmiştir, bunun bazı nedenleri vardır: Hipnoz sırasında birçok insan normal iradi davranışı üzerindeki kontrolü yitiriyor gibi görünüyor; çok azı geçici ve seçici bir amnezi (unutma) sergiliyor ve pozitif ve/ veya negatif hallüsinasyonlar bildirebiliyorlar. Bu davranışlar ve bildirilen deneyimler o kadar olağanüstü görünüyor ki birçok araştırmacı bu durumların, genelde trans olarak anılan değişmiş bir bilinçlilik durumundan kaynaklandığını kabul ediyor.

Hipnozda trans kavramı, klinik uygulamada hipnozun öğrenilmesi ve kullanılmasındaki yaygın isteksizliğin bir başlıca nedenidir. Bu düşünce, hem konunun uzmanları hem de hastalar tarafından korkutucu olabiliyor. Birisini trans haline sokmak ciddi bir iş gibi algılanıyor. Ya transa sokulan kişi bu durumdan çıkamazsa? Birçok araştırmacı hipnotik tepkilerin hipnotik durum ya da trans nedeniyle olmadığı sonucuna varmış olsa da hipnoz basitçe gevşeme değildir. Hipnoz, gevşeme veya tam tersi enerjik hissetme telkinleriyle gerçekleştirilebilir. Hatta hipnoz, insanlar yoğun bir çaba gösterirken de oluşturulabilir.

Amerikan Psikoloji Birliği (APA)'ndeki Psikolojik Hipnoz Seksiyonu tarafından resmi olarak kabul edilen hipnozun aşağıdaki tanımı üzerinde anlaşıyorlar:

Hipnoz, hipnoz alanında yetkin birisinin yardımıyla, hasta ya da danışanın o esnada duyguları, algıları, düşünceleri ya da davranış değişiklikler yaşaması işlemidir. Hipnoza girişte bir çok farklı hipnotik indüksiyon olsa da bir çoğunda gevşeme, sakinleşme ve rahatlama telkin edilir. Hoş deneyimlerin hayal edilmesi ya da düşünülmesi hipnotik indüksiyonlarda yaygın olarak yer alır.

İnsanlar hipnoza farklı biçimlerde tepki gösterir. Bazıları, yaşadıkları durumu bilinçlilik durumunun değişmesi olarak tanımlar. Başkaları hipnozu kendilerini çok sakin ve gevşemiş hissettikleri, dikkatin odaklandığı normal bir durum olarak tanımlarlar. Nasıl ve hangi derecede tepki verdiklerine bakmadan insanların çoğu bu deneyimi çok hoş bir duygu olarak tarif eder.

Bazıları hipnotik telkinlere çok duyarlı iken bazıları daha az duyarlıdır. Bir kişinin hipnotik telkinleri yaşayabilme yeteneği, bazı yaygın yanlış kavrayışlardan kaynaklanan korku ve kaygılardan kaynaklanabilir. Kitaplardaki, filmlerdeki ya da televizyondaki bazı hipnoz tasvirlerinin tersine olarak hipnotize olan insanlar kendi davranışları üzerindeki kontrollerini yitirmezler. Genelde kim olduklarını ve nerede bulunduklarını bilirler ve özel olarak telkinle amnezi durumunda olmadıkça genellikle hipnoz anında olan biteni hatırlarlar.

Hipnoz, insanların telkin edilen deneyimleri yaşamalarını kolaylaştırır ancak bu deneyimleri yaşamaları için onları zorlamaz.

Hipnoz, psikanaliz ya da davranış terapisi gibi bir terapi türü değildir, terapiyi kolaylaştırmada kullanılan bir yöntemdir. Hipnozun bizatihi kendisi bir tedavi olmadığından hipnoz eğitimi, terapiyi yürütmek için yeterli değildir.

Klinik hipnoz, yalnızca doğru eğitim almış ve güvenilir, lisanslı uzmanlar tarafından kullanılmalıdır. Bu kişiler aynı zamanda hipnozun klinik kullanımında eğitim görmüş ve kendi mesleki uzmanlık alanlarında çalışan kişiler olmalıdır.
Hipnozun kullanılmasına yalnızca klinik hipnozun kullanımı ve sınırları konusunda mutlaka eğitim almış nitelikli sağlık hizmet veren uzmanların danışmanlığıyla karar verilmelidir.



Hipnozun Kullanıldığı Yerler Nelerdir?
Hipnoz hem dinamik hem de bilişsel-davranışçı psikoterapilerin etkinliğini artırmaktadır.

Hipnoz, akut ve kronik ağrıdan, migren ve hatta narkozsuz ameliyatlara ve ağrısız doğuma kadar tüm ağrılarda, bağımlılıklarda ( sigara, alkol, vs), depresyon, anksiyete, panik, fobiler ( kapalı yer fobisi, uçuş fobisi, agorafobi, sosyal fobi, v.b.) stres, obezite ve yeme bozukluklarının tedavisinde travma sonu stres bozukluğu ile depresyonun v.b. gibi bir çok psikolojik hastalıkta yararlıdır. Ayrıca ağrı ( fibromiyalji gibi), genel gevşeme, obezite, stresle bağlantılı fiziksel bozukluklar, tıbbi durumlar (hipertansiyon, spastik kolon, cilt hastalıkları, astım, ülser, vs) bir çok bedensel hastalığın tedavisinde yararlıdır. Bunun yanında eğitim, sınav stresi, sporda motivasyonun artırılması, lisan kurslarında öğrenme kapasitesini arıtma ve motivasyon amaçlı, sahne korkusu, sunumlardaki performans kaygılarında ve özgüven artırımında faydalıdır.

Doğumda Hipnozun Kullanılması Mümkün müdür? Evet. Hipnoz yardımıyla doğuma "hypnobirthing" denmektedir.

Bunun son örneği geçen yıl İngiltere'de Düşes Kate Middleton'ın doğumudur. Kısaca bilgi vermek gerekirse hypnobirthing tekniğinde doğuma hazırlanan anne adayını korkularından kurtulmak ve doğal olarak var olan doğum yapma güdüsünü keşfetmek için hipnoz kullanılır. Anne adayına gevşeme, nefes teknikleri, imgeleme teknikleri ile doğumda bedeni nasıl rahat bırakabileceklerini öğretilir.
Çünkü doğum yapma güdüsü doğal olarak var olan bir güdüdür ve bunu bozan, dolayısıyla doğumda daha çok ağrıya neden olan korkular bilinçdışındadır. Günlük hayattaki doğumla ilgili negatif konuşmaların hepsi farkında olmadan bilinçdışında depolanır. Normalde bilinç dışına ulaşmak hemen hemen imkansız iken hipnoz halinde bilinçdışına rahatlıkla ulaşılır. Hypnobirthing'de konforlu bir doğum için bilinçdışı korkular ve negatif inanışlar düzeltilir. En basitinden: "sancı" yerine "kasılma" veya "dalga", "ıkınma" yerine "bebeğe yol verme" gibi tabirler kullanılarak doğumla ilgili olumsuz inançlar düzeltilmeye çalışılır.


Kimler Hipnoz Olabilir?
Toplumun kabaca %90'nı değişik derecelerde hipnoza girebilir. Çocuğun zeka düzeyi yüksekse 5 yaştan itibaren yapılabilir. Hipnoza yatkınlık çocuklukta yüksektir. En yüksek yaş 10-14 yaş civarıdır. Disosiyasyon ve hipnoz çok yakın fenomenlerdir. Disosiyasyon aynı zamanda travma ile çok ilişkilidir. Bu yüzden çocuklar travmalara erişkinlerden çok daha duyarlıdır. Çocukluk çağı travmaları onlarda derin izler bırakır.


Nasıl Hipnoz Olunur?
Beklenti hipnotize olabilirlikle ilgili iyi bir belirleyicidir. Bunun dışında hipnoza yetenek (hypnotizability) ya da kişilik özelliği nedeniyle de hipnoz olabilme değişebilir.

Bir hipnoz seansından önce, hipnoz sırasında ve sonrasında uzmanların hastaların hipnoza tepki vereceklerine ilişkin kendi inançları ve beklentilerini güçlendirmeleri hayati öneme sahiptir.

Bazı hastalar hipnoz isteğiyle ya da bir başka terapistin hipnotik tedavi için tavsiyesi ve göndermesiyle terapiye gelir. Bir terapistin hipnoterapist olarak meşhur olmasıyla birlikte kendine daha önce gelmiş ve hipnoterapiden yararlanmış eski danışanlarının, yeni danışanları ona yönlendirmesi sık meydana gelir. Bu hastalar, değişmez bir biçimde hipnozla ilgili olarak olumlu tutum ve beklenti içindedirler. Bu da onları hipnotik müdahaleler için iyi bir aday haline getirir. Bu vakalardaki asıl tehlike, hastaların beklentilerinin fazla olumlu olması olabilir. Bu hastalar hipnozun kendileri için işe yarayan güçlü bir uygulama olduğunu düşünebilir ve kendilerinden istenen çabayı çok az sergileyebilirler. Kuşkusuz bu tutum yani kendilerinden istenen çabayı göstermeden her şeyi hipnozdan beklemek başarısızlığa yol açabilir.
Hipnoz seanslarının başında hipnozun ne olduğu ve ne olmadığının ve hipnozun asıl doğası danışana anlatılmadan ve danışanın ön eğitimi olmadan hipnoterapiye başlamamalıdır.

Yine zeka ile kişinin hipnoza yatkınlığı ve hipnozun derinleşebilmesi doğru orantılı bulunmuştur. Yani kişi ne kadar yüksek zekaya sahip ise ve ne kadar yüksek eğitim almışsa o kadar iyi hipnotize edilebilir. Bu da hipnozun zihinsel işlemlerle oluştuğunun ve bilinçsiz bir ruh hali olmadığının kanıtıdır.


Hipnoz Hakkındaki Mitler ve Gerçekler
1- Hipnoz, DENEYİMLİ uzmanlar ve araştırmacılar tarafından uygulandığında tehlikeli bir uygulama değildir.

2- Hipnoz yeteneği, zayıflığı ya da zeka düşüklüğünü göstermez. Aksine zeki ve eğitimli insanlar daha kolay hipnoza girebilirler.

3- Hipnoz bir uyku hali değildir.

4- Birçok danışan, hipnozu yaşadıkları deneyimi bir trans olarak değil, telkin edilen olaylarla ilgili dikkat odaklanması olarak tanımlar.

5- Hipnoz, hipnotistin becerisi kadar katılımcı kişinin çaba ve yeteneklerine bağlıdır.

6- Hipnoz altındayken ya da hipnotize olmadan telkinlere tepki verilebilir ve hipnotik indüksiyon telkine yatkınlığı az da olsa artırır.

7- Doğrudan hipnotik teknikler, dolaylı telkinler gibi etkilidir.

8- Danışanlar hipnoz sırandaki kendi davranışlarını kontrol etme, telkinlere yanıt vermeyi reddetme ve hatta telkinlerin tersine hareket etme yeteneğini korurlar.

9- Seans esnasındakileri hatırlayamama (amnezi) çok ender görülür ve hastaların bilgilendirilmesiyle engellenebilir.


Hipnozun Yapılmaması Gereken Durumlar Nelerdir?
Mutlak kontredikasyonları çok azdır. Paranoid durumlar, ağır ruh hastalığı denebilecek akut psikozlar gibi. Ağır zeka geriliği ve demanslarda zaten yapılamaz.

Hipnoz, bir tedavi biçimi olmaktan çok bir terapi tamamlayıcısı olduğu için terapistin onsuz ele alamayacağı problemlerin sihirli bir tedavisi olarak ele alınmamalıdır. Geleneksel kural şöyledir: "HİPNOZSUZ TEDAVİ EDİLEMEYEN BİR DURUM HİPNOZ İLE DE TEDAVİ EDİLEMEZ". Hipnozu herkes yapabilir ama, hiç bir hipnotist kendi eğitimi, uzmanlığı alanı dışındaki hastalıkları hipnozla ya da hipnozsuz tedavi etmemeli. Böylesine bir girişim tüm dünyada etik dışıdır!! Yani hipnoz eğitimini alırsa bir diş hekimi, bir jinekolog hipnoz yapabilir; hayvan hipnozu eğitimi alırsa bir veteriner hayvanlarda hipnoz yapabilir. Ama bir diş hekimi veya jinekolog psikiyatrik bir bozukluğu hipnoz biliyorum diye tedavi edemez! Bu nedenle hastalar/ danışanların psikiyatrik bozukluklarını psikiyatr veya psikolog olmayan bir hipnotiste tedavi ettirmeleri kendilerini veterinere tedavi etmelerine benzer! Çünkü, Türkiye'de bu alanda doğru dürüst denetim olmadığından, HİPNOZ DA EN ÇOK İSTİSMAR EDİLEN VE EN ÇOK ŞARLATANIN BULUNDUĞU BİR ALAN MAALESEF! Bir kaç haftalık eğitime katılıp, hiç bir geçerliliği olmayan sertifikaları alan herkes hipnoz yapabiliyor!! Hatta bu uygulamalara TV'lerde şov amaçlı ünlüler üzerinden yapılabiliyorlar!!


Hipnoz yardımı ile hangi hastalıklar tedavi edilebiliyor?
Hipnozun tedavi alanında kullanımına "hipnoterapi" denmektedir.Belli bir eğitim sonunda hemen herkes hipnoz yapabilir. Hipnoterapi ise özellikle ruhsal bozukluklarda modern psikiyatrik tedavi yöntemleri (dinamik yönelimli psikoterapiler, KİPT, davranış terapileri, bilişsel terapiler ve supportif terapiler, v.b.nin) hipnoz altında yapıldığı karmaşık bir yöntem olup, bu yönde eğitim görmemiş bir kişinin bunu yapması, hatta yapmaya yeltenmesi bir inşaat işçisinin uzay mekiğindeki bir arızayı gidermeye çalışması kadar saçmadır. Yukarıda geçen modern psikiyatrik terapi yöntemleri hipnoz altında veya hipnoz içinde iken uygulandığında inanılmayacak kadar kısa zamanda ve inanılmayacak kadar etkin olabilmektedir. Üstelik; uçaktan korkan birisinin bu korkusunu yenmek için tedricen, alıştıra alıştıra duyarsızlaştırma (sistemik desensitizasyon)veya korktuğu şeyle karşı karşıya getirme (exposure) gibi davranış terapilerinden birini yapacağımızı düşünürsek, uçaktan korkan hastanın bizzat havaalanına götürülerek , günlerce alıştıra alıştıra uçakla karşı karşıya getirmemiz gerekmektedir. Bu kadar masraflı ve uygulanması güç bir terapi, hipnotize olmuş kişinin iyice gevşetildikten sonra, hiçbir sıkıntı duymadan hayalen havaalanına gitmesi, uçağa binmesi ve uçması ile korktuğu şeylerin olmadığını da görerek çoğunlukla birkaç seansta bu korkusunu yenmesi , ancak hipnoterapiye çok küçük bir örnek olabilir.

Hipnoterapinin Kullanılıp Etkin Olduğu Hastalıklar ve Bozukluklar:

1- Çeşitli Ameliyatlar (Narkoz kullanmadan) ; apandisit,sezeryan,tiroid,safra kesesi,mide, barsak,yemekborusu,karaciğer vb.ameliyatlarında (9,17,20,28,46,51,74),diş hekimliğinde (17,20,46,98); plastik cerrahi alanında (73).
2- Bağımlılıkların tedavisi (alkol,sigara,uyuşturucu (13,26,38,45,48,50,60,117),
3- Kilo problemleri (diyetsiz,açlık hissini yok ederek,alınmaması gereken gıdalara karşı tiksinti vererek) (12,49,72),
4- Cinsel sorunlar, erkeklerde psikojen empotans (peniste sertleşme olmaması,erken boşalma; cinsel istek azlığı veya aşırı cinsel istek vb.) (40,74); kadınlarda vaginismus (cinsel birleşmenin olamaması), ağrılı birleşme, cinsel istek azlığı vb.(27,40,74).
5- Tüm ağrılı durumlar(romatizmal,baş ağrıları, gerilim, migren, zona zoster, trigeminal nevralji, kansere bağlı ağrılar vb.) (5,11,16,18,36,53,58,63,66,68,95,96,99).

6- Okuma, hafıza ve öğrenme kapasitelerinin artırılması ve öğrencilerde ders çalışmanın teşviki, yabancı dil eğitiminde ve çeşitli kurslarda başarının artırılması vb.alanlarda) (4, 6, 7, 23, 24, 33, 34, 35, 41, 42, 57, 61, 90, 100, 101, 103, 104, 105, 107, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 120)

7- Yanıkların tedavisi (ağrısız,hızlı iyileşme) (22,47),

8- Psikiyatrik bozukluklar: Kekemelik, tik bozuklukları, tırnak yeme, psikonevrotik bozukluklar (obsesif-kompulsif bozukluk,anksiyete, depresyon, fobiler, panik bozukluk vb.) (31, 33, 37, 40, 65, 85), yeme bozuklukları (bulimia,anoreksiya nervosa) (55), gece işemeleri (19,52,90), psikoanaliz, hipnoanalizde (10,102) ve çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisinde (31,37,40,65,85),

9- Uyku bozuklukları (40).

10- Uyum bozuklukları (40).

11- Astım ,nefes darlığı (23,21,43,62,121).

12- Çocukların çeşitli ruhsal bozukluklarında (gece işemeleri, eğitim sorunları, davranış bozuklukları, v.b)(1,6,54,57,78,88) ve ders çalışmalarını teşvikte (109).

13- Kanserlerde (gerek tümörün iyileşmesine katkıda bulunarak, gerek kansere bağlı ruhsal bozuklukları düzelterek ve gerekse de kanser ağrılarını yok ederek) (5,30,63,64,71).

14- Çeşitli psikosomatik hastalıklarda (mide ve oniki parmak barsağı ülserleri (14,97), kolitis ulseroza (40,74), bronşiyal astım (21,23,43,62,93), nörojenik mesane (67) spasmotik tortikollis (boynun dönmesi-tutulması)(59), tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı (118),Raynaud hastalığı (39,95), çeşitli kalp hastalıkları (40,74),inatçı kusma-bulantıların tedavisinde (8,32) vb. oldukça faydalıdır,

15- Günlük stresler sonucu oluşan gerginliklerde bedensel ve zihinsel gevşeme amacıyla (15,37),

17- Çeşitli ağrılı ve hastanın korktuğu tıbbi tetkiklerde (79),

18- Psikojenik kısırlıkta (83),

19- Bazı allerjik hastalıklarda (83,87),

20- Yetenekleri artırmada (sporcu,sanatçı,müzisyen,tiyatrocu vb.)(62, 92, 93, 106, 119).

21- Rehabilitasyonda (91,108).

22- Ağrısız,narkozsuz doğum yaptırmada (89,94).


Kimlere Hipnoterapi Yapılabilir?
Hipnoz fenomeni, danışan (hasta) ile hipnozitör arasındaki karşılıklı ilişkinin kuvvetli oluşuna bağlıdır. Danışan kendisini rahatça serbest bırakabilir ve kendini emniyet içinde hissederse, hipnotizör-denek ilişkisi tamdır. Yapılan araştırmalarda insanların% 85-95'inin hipnotize olabildikleri anlaşılmıştır. En iyi hipnotize olabilenler zeki ve aydın insanlar, dikkatini iyi toplayabilenlerdir.

Sonuç olarak : Hemen hemen her istekli kişi hipnotize olabilmektedir.

Hipnozun yan etkileri var mıdır? Veya hipnoz yapılmaması gereken insanlar var mıdır ?

Hipnozun bilinen bir yan etkisi yoktur, ancak yine de hipnoz yapılacak hastanın ehil ve deneyimli kişilerce seçildikten sonra hipnoterapiye alınması gerekir. Çok az sayıdaki insana hipnoz yapılmaması gerekir. Bu yüzden hipnoz psikiyatrsitlerce yapılmalıdır. Veya hipnoterapi yapılacak kişinin psikiyatri uzmanınca görülüp, değerlendirilip, konsültasyonu sonucunda hipnoterapiye engel bir ruhsal bozukluğu olmadığı anlaşıldıktan sonra hipnoterapiye alınmalıdır(75,76).

Hipnozla bir insanın geriye götürülerek bundan önceki hayatları olduğu iddia ediliyor. Diğer bir deyişle "reenkarnasyon =ruhun beden değiştirmesi" gibi bir inanç sistemine taraftar toplanmaya çalışılıyor. Bu durum da insanları hipnoz hakkında yanlış düşüncelere itiyor. Bu konularda neler söyleyebilirsiniz?

Her şey iyiye de kullanılabilir, kötüye de. Örneğin ; ateşi hayatımızdan silip atmamız mümkün değildir. Adeta onsuz medeniyet olamaz. Ancak bir kibritle yıllarca üzerinde yüzlerce kişinin çalışıp emek verdiği bir eseri, örneğin bir sarayı, ormanı v.b. yok etmek mümkündür. Ateş(enerji)'i kötüye kullanılabilir diye nasıl hayatımızdan silip atamıyorsak, bahsettiğiniz şekilde bazı grupların hipnozu kötüye kullanmaları hipnozun özellikle tedavide kullanılmasına engel değildir. Zaten Amerikan ve İngiliz Tıp Birlikleri hipnozu tedavi gayesi ile kullanma dışında bu çeşit kullanılmasına izin vermemişlerdir. Bu nedenle hipnozun bir inanışı, bir dini, bir felsefeyi yaymak için kullanılması onun kötüye kullanılması demektir ki, bir hekim olarak bu durumu onaylamak mümkün değildir.